Tarih 12 Ocak 2016… Sultanahmet Meydanı’nda patlayan bomba, 13 kişinin ölümüne neden oldu. Emniyet, saldırının ardından canlı bomba Nebil Fadli’nin İstanbul ve Ankara’da iletişim kurduğu birçok kişiyi gözaltına aldı. O kişilerden biri, Fadli’ye Ankara’da, İstanbul’da saldırı gününe kadar geçinmesi için parayı veren Iraklı Ayad Muner’di. Muner, kendisinin Irak’taki bir şirketle çalıştığını, iki ülke arasında para transferi yapıp, aradan komisyon aldıklarını anlattı. Saldırgan Ayad, Fadli ile de bu nedenle görüştüğünü söyledi…
Savcılığın yaptığı tespite göre mail adresinde ‘Alrawi’ soyismini kullanıyordu. Bu isim, IŞİD’in finans ağının en kritik yerindeydi. Rawi’ler, Türkiye’nin birçok ilinde kurdukları şirketlerle, IŞİD’in para transferlerini yönetiyor, bu işlemi ‘hawala’ olarak adlandırılan takip edilemeyen yöntemle yapıyorlardı.
Ayad’ın yargılaması sürerken, 10 Eylül 2019’da ABD Hazine Bakanlığı, Türkiye’de terör örgütlerinin finans işlerini kolaylaştıran bazı isimleri yaptırım listesine aldı. O isimlerden biri, Türk vatandaşlığına da geçmişti. ABD raporuna göre; Polat Devecioğlu, -eski adıyla Marwan Mahdi Salih El Rawi- HAMAS için 11 milyon dolar, IŞİD için ise 500 bin dolar para transferine aracılık etmişti…
Türkiye bu yaptırım listesine, 2021’de yanıt verdi ve Polat Devecioğlu’na ait şirketlerin mal varlığına el koydu. Şirketlerin çoğu, İstanbul Laleli’deydi. Türkiye, IŞİD’in finans ağlarına 2022’de bir yaptırım kararı daha aldı. Bu listede de Al-Rawiler vardı. Bu yaptırım listelerinden çıkardığımız haritalara göre Al-Rawiler, Laleli’de en az 9 dükkan üzerinden IŞİD’in parasını aklıyor ya da örgütün finans ağlarını yönetiyordu.
10 İLDE ŞİRKET KURDULAR
Al Rawilerin örgütle olan derin ilişkisi aynı aşiretten Fawaz Jubair Al Rawi’nin IŞİD’in maliye emiri olduğu bilgisiyle pekişirken Türkiye’deki finans ağlarının ölçüsü en az 10 ilde kurdukları şirketlerle sağlanıyordu. Gaziantep’de IŞİD’in finans ağlarına yönelik yapılan operasyon sonrası MASAK’ın hazırladığı raporda, İstanbul ve Gaziantep’te en az 41 şirketin IŞİD’in finans kolaylaştırıcıları olduğu gerekçesiyle soruşturulduğu belirtiliyordu. Dahası o MASAK raporunda, Gaziantep’te soruşturma kapsamında gözaltına alınan Muhammed Alhobo’dan ele geçirilen ajandada 100 milyon doları geçen bir para transferinin Gaziantep ve İstanbul’dan yönetildiğini gösteriyor.
PARA TRANSFERİNDEKİ DETAY
Örgütün Türkiye Vilayeti yöneticisi Kasım Güler, para transferlerinde kuyumcuların kullanıldığını şöyle anlatıyordu: “Türkiye Vilayeti olarak ganimetlerin toplanması konusunda bir ekip oluşturulamadı, ayrıca Türkiye’de bulunan gruplar topladıkları yardımları bize gönderirdi, genellikle güvenlik nedeniyle Türkler dışında Suriyeli sarraflar veya para transferi yapan Suriyeli kişiler seçilir ve hawala denilen sistem sayesinde iletilirdi. O raporda da Fawaz Jubair Al Rawi’nin adı geçiyor, belirli yıllarda Gaziantep ve İstanbul’dan para transferleri yaptığı tespitine yer verildi. Hawala sistemiyle kayıtsız olduğu tespit edilen transferlerin bir kısmı, örgütün Suriye ve Irak’ta ele geçirdiği akaryakıt ve ürünlerin satışıyla mümkün oluyordu.
‘CİDDİ PARA KAZANDILAR’
MASAK Eski Başkan Yardımcısı Ramazan Başak, IŞİD’in diğer terör örgütlerine göre kendine özgü metotlarla finans kaynağı yarattığını belirtirken “Musul’u ele geçirdiği dönemlerde akaryakıt kaçakçılığını organize etti. Bu yolla ciddi para kazandılar. 2015’te tahminler, 600 milyon dolar ile 1 milyar dolar arası para kazandığına yönelikti” dedi. Örgütün tek kazanç kaynağı akaryakıt değildi. Türkiye Vilayeti, 2018’de insan kaçakçılığı yapıp, örgüte kazanç sağlaması için bir kişiye 10 bin dolar göndermişti. Bu kişiyle daha sonra silah lojistiği üzerine iletişim sağlanmıştı.
Başka bir ticaret örneği ise Konya’daydı. Örgütle ilişkisi olan bir kişi, para verilmesi halinde ticaret yaparak örgüte para kazandırabileceğini söyleyince, Mustafa Dokumacı’nın talimatıyla bu kişiye 25 bin dolar gönderildi. Fakat o kişiyle irtibat koptu, yıllar sonra “Battım” diyerek örgüte ödemesini yapmadı.
EL KAİDE’NİN SİSTEMİNİ KULLANDILAR
Eski MASAK Başkan Yardımcısı Ramazan Başak’ın tespitlerine göre IŞİD’in finans kaynakları başlıca şöyleydi:
■ İnsan kaçakçılığı
■ Akaryakıt kaçakçılığı
■ Tarih eser kaçakçılığı
■ Uyuşturucu kaçakçılığı
Silah, mühimmat ve militanlarının maaşlarını karşılamak için parayı Suriye ve Irak dışına çıkarması gereken örgüt, bunu kayıt altına alınamayan, öncülü El-Kaide tarafından geliştirilen ‘hawala’ sistemiyle gerçekleştirdi.
İstanbul’da 2021’de IŞİD üyesi iki kişiye yapılan operasyonda külçe altın, gümüş, 1 milyon 300 bin dolar ve 10 milyon Euro ele geçirildi. Bu kişilerin de örgütün finans ağında para transferi rolü üstlendiği belirlenmişti… Bu sistem aslında, iki ayrı şehirde bağlantıları olan kuyumcu ya da para transfer ofislerinin iletişimiyle gerçekleştirilen normal havaleden farklı değil. Tek farkı, resmi bir raporlamanın olmaması. MASAK Eski Başkan Yardımcısı Başak, bu ticaret hacminin önemli bir miktarda olduğuna dikkat çekerken “Uluslararası boyutta, üyesi olduğu birçok örgütle, terörizmin finansmanı ve kara para aklamaya dair mücadelede bilgi alışverişi yapılıyor. Çünkü terörün finansmanı engellediğinde örgütün güçlenmesini de engellemiş olursunuz” dedi.
SURUÇ VE ANKARA SALDIRILARI
Gaziantep’deki operasyonun ardından hazırlanan MASAK raporu, IŞİD’le ilişkisi tespit edilen bazı şirketlerin Suruç ve Ankara saldırılarının faili Yunus Durmaz’a da para transferi yapıldığını ortaya koyuyordu. IŞİD’in Türkiye Vilayeti’nin bir dönem valiliğini yapan Kasım Güler de saldırıların hazırlığı için hawala yöntemiyle Türkiye’ye para gönderdiklerini anlatıyordu. Türkiye Vilayeti’nin elinde var olan para da azımsanmayacak miktardaydı. Güler, 2017’de Mustafa Dokumacı ile Şahap Variş’e gelen talimat üzerine İdlib’e geçerken yanlarında 300 bin dolar para getirmişlerdi. Bu para Türkiye Valiliği’nin denetiminde militanların aylıklarının ödenmesi, silah satın alınması ve diğer ihtiyaçların karşılanmasında kullanıldı. Vilayetin parası bitince örgüt merkezinden 2-3 ayda bir 25 bin ila 40 bin dolar arasında para getirildi.
IŞİD: Para bitti, ARTIK başınızın çaresine bakın!
Özellikle 2020 sonrası Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yaptığı operasyonlar IŞİD’in finans ağlarına yönelikti. Çünkü söz konusu hawala ağları, örgütün militanlarının geçim ve bağlılığının korunması için para transferlerinde kritik bir yere sahipti. Örgüt, 2018 sonrası askeri gücüyle beraber mali gücünü de kaybetmeye başladı. İddianamelerde, yıllarca militanlarına dolarla maaş ödeyen örgütün, “Para yok, ülkelerinizdeki ilişkilerinizden yardım isteyin” denildiği görülürken Türkiye Vilayeti de örgüte bağlılığı olan mescid ve kişilere mesaj yollayarak para istedi. Adana, Mersin hattından toplanan yardımlar, hawala yöntemiyle Kasım Güler ve arkadaşlarına iletildi. Bu meblağ ayda 2-3 bin dolar civarındaydı.