İsias Otel davasında adalet talebi: ‘İbretlik bir karar çıkmasını bekliyoruz’

LEFKOŞA – Kıbrıs son günlerde Adıyaman’da görülmeye başlanan İsias Otel davasına odaklanmış durumda. Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde, İsias Otel’in yıkılması sonucu aralarında Kıbrıslı öğrenci ve öğretmenlerin de bulunduğu 72 kişi yaşamını yitirmişti. Kıbrıs Türk toplumu bir yandan yitirilen canların yasını tutarken diğer yandan Türkiye adaletinin büyük faciadan sorumlu olanlar hakkında vereceği kararı bekliyor.

Adıyaman’daki davanın duruşmasının üçüncü günü geride kalırken duruşmayı yerinde takip eden KKTC’nin eski dışişleri bakanı ve Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, KKTC’nin eski içişleri ve çalışma bakanı ve ana muhalefet partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy ve Kıbrıslı Türk gazeteci ve Bugün Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın, davayı Gazete Duvar’a değerlendirdi.

AKANSOY: 1974’TEN BERİ BU DENLİ SARSILMAMIŞTIK

Asım Akansoy (Fotoğraf: Facebook)

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerin Kıbrıs Türk toplumunu derinden sarstığına dikkat çekti. “6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen deprem Kıbrıs’ta büyük bir infial yarattı. Türk Maarif Koleji erkek ve kız voleybol takımı öğrencilerini ve eğitmenlerini, bir kısım aile mensupları ile kaybettiğimiz bir felaket yaşadık. Bir grup gencimizi kaybetmek bizim gibi küçük bir toplumda büyük etki yarattı” diyen Akansoy, deprem trajedisini 1974 yılında Kıbrıslı Türklerin yaşadığı kayıplarla karşılaştırdı. Akansoy, konuya ilişkin olarak şu değerlendirmede bulundu: “1974’ten sonra bu denli sarsılmamıştık. Savaş kendi kuralları ile vardır ve insanoğlu savaş kayıplarını farklı bir mantık ve duygu bağlamına oturtabiliyor; ancak deprem çok farklı bir durum.”

‘OTEL KUMDAN YAPILMIŞ, NE MESLEKİ KURALLARA NE MEVZUATA UYULMUŞ’

Kıbrıslıların Türkiye adaletinin sorumluları layık oldukları cezalara çarptırmasını beklediğini vurgulayan CTP Genel Sekreteri Akansoy, “İsias olayı ile ilgili mahkeme süreci başladı. Ortada, istismar, yasa tanımazlık, rant, acı ve ölüm var. Otel kumdan yapılmış. Ne mesleki kurallara uyulmuş ne de yasal mevzuata… Bu konunun en ayrıntılı noktaya kadar sorgulanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Akansoy, İsias davasının depremde yakınlarını kaybeden aileler tarafından Kıbrıs’ta kurulan Şampiyon Melekler Derneği aracılığı ile toplumsallaştığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu noktada toplumun tüm kesimleri aynı düşünce etrafında toplandı. Gözümüz, kulağımız mahkemededir. Duruşmaya gösterilen yoğun ilginin nedeni de budur. Buradan Türkiye toplumuna sesleniyorum: Şu ana kadar verdiğiniz destek oldukça önemlidir. Biz işin asla gösteri kısmında değiliz. Sonuçların adil olması için mücadele ediyoruz. Kıbrıslı Türkler adalet istiyor, desteğinizi bekliyoruz. Konu her ne olursa olsun, adalet hepimiz için yaşamsal öneme sahip.”

AKIN: HEPİMİZİ SARSAN BİR KARARLA KARŞI KARŞIYA KALDIK

Ayşemden Akın

Gazeteci Ayşemden Akın ise Kıbrıs’ın aylar boyunca İsias davasına hazırlandığını belirterek, “6 Şubat gününde Adıyaman’da yaşanan deprem ve çöken İsias Otel’in altında kalan 72 can için adalet arayışı sürüyor. Yaklaşık bir yıldır Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Türkiye Barolar Birliği ile KKTC Meclis Komitesi bu davaya hazırlanıyordu” dedi.

“Mahkemenin ilk gününde mühendisin ifadesinde bina otele dönmeden önce binanın statiğinin apartmana göre yapıldığı, otele çevrilirken herhangi bir hesap yapılmadan izinlerin alındığı ortaya çıktı” diye konuşan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zemin etüdü olmayan otelin üstüne kaçak kat çıkan Bozkurt Ailesi’nin demirden çakıla her şeyden çaldığı meydana döküldü. Buna rağmen gözünü rant hırsı bürümüş, para hırsı bürümüş bu insanlık dışı şahsiyet mahkemede pişkince ‘Bina kusursuz yapıldı, beni kıskananlar iftira atıyor’ dedi.

Duruşmanın ilk gününde hepimizi derinden sarsan bir kararla yüz yüze kaldık. Sanıkların mahkemeye çıkmayacağı ve Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) denen yöntemle mahkemeye online bağlanacağını öğrendik. Nitekim de öyle oldu. Mahkeme sanıkların bu talebini yerine getirdi ve iki gündür süren itirazlara rağmen kararı hâlâ bozmadı. Aileler ve avukatları adil yargılamadan kaçan sanıkların bundan sonraki duruşmalarda mahkemede hazır bulunmasını istiyor. Yüzleşmek ve gözlerinin içine bakarak hesap sormak istiyor. Korkularından ailelerin karşısına çıkamayan Ahmet Bozkurt ve ailesi yetmezmiş gibi, 72 insanın katledildiği otelin sahipleri olarak tahliyelerini istiyor, normal hayatlarına devam ederek tutuksuz yargılama talep ediyor.”

‘OLASI KAST’ TALEBİ

Kıbrıs kamuoyu, İsias sanıklarının ‘olası kast’ temelinde yargılanmalarını ve bu bağlamda en ağır cezalara çarptırılmalarını istiyor. CTP Genel Sekreteri Akansoy, konu hakkında, “Gelinen noktada faillerin ‘olası kast’ ile yargılanması talebi ortadadır. Kendileri sorumluluktan kaçmakta ortaya çıkan sonuçları üstlenmek istememektedir” dedi.

Gazeteci Akın ise konu hakkında şunları paylaştı:

“Biliyorsunuz savcılık iddianamede suçun ‘bilinçli taksir’ ile yargılanmasını uygun gördü ancak buna hem ailelerin hem de Kıbrıs Türk halkının büyük bir itirazı var. Ayrıca aynı otelde yaşamını yitiren Türkiyeli rehberlerin aileleri de aynı şeyi düşünüyor. Aileler ve hukukçular sanıkların hafif ceza almasını sağlayacak ‘bilinçli taksir’ yerine müebbet almalarını sağlayacak ‘olası kast’ ile yargılanmasını talep ediyor. Ortaya çıkan bilirkişi raporları, ifadeler, tanıklıklar davanın bu yönde gitmesi gerektiğini söylüyor. Bunun için avukatlar canla başla mahkemeyi buna ikna etmeye ve suçun vasfının değiştiğini ispatlamaya çalışıyor.

Mahkemeden her bir sanığın 72 can için ayrı ayrı en ağır ceza ile cezalandırılmasını talep ediyor. Tüm deprem suçlularının en yüksek cezadan yargılanmasının önünü açacak olan Türk mahkemeleridir. Bu çocuklar gitti, artık yoklar ve olmayacaklar ama deprem kuşağında olan Türkiye’deki milyonlarca insan için, yeni enkazların altında kalmamak için mahkemenin bunu emsal dava kılmasını ve bir daha hiçbir müteahhidin, mühendisin çalamayacağı, hiçbir memurun rüşvet alamayacağı ibretlik bir karar çıkarmasını bekliyoruz. Davanın yıllarca sürmesi de adaleti geciktirecek. Bu yüzden her şey bu kadar açık ve ortadayken mahkemenin hızlı karar vermesi bekleniyor.”

ÖZERSAY: SANIKLARIN DURUŞMA SALONUNDA OLMAMASI ÇOK PROBLEMLİ

Kudret Özersay (Fotoğraf: Halkın Partisi)

SEGBİS konusundaki çekincesini paylaşan KKTC’nin eski dışişleri bakanı ve Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay da açıklamasında şu noktaları vurguladı:

“Duruşmanın birinci gününde açıkça gördüğümüz, kabul edilebilir olmayan, adil yargılama açısından problemli bir husus söz konusu. Bir ekranın dörde beşe bölünmüş halinde sanıklar ekrandan görünüyor. Sanıklar duruşma salonunda bulunmuyor. Dolayısıyla ceza hukuku temelinde çapraz sorgu gerçek manada yapılamıyor. Çünkü sanıklar fiziki olarak orada değiller. Onları sıkıştırmıyorsunuz, terletmiyorsunuz, utandıramıyorsunuz, yüzlerinin kızardığını göremiyorsunuz. İlâve sorular sorduğumuzda sanık uzakta ve ekran başında olduğu için bir avantaja sahip oluyor.

Hatta duruşmanın ilk başında birden fazla sanık aynı odanın içerisinde oturuyordu ve birbirlerine de birtakım bilgiler veriyorlardı. Bu adil yargılama açısından problemli bir durum. Sanıkların, mağdur olmuş olan insanların, annelerin, babaların gözlerinin içerisine bakarak cevap vermeleri yalan söyleme marjını azaltacaktır. Beklentim bundan sonraki aşamalarında bu davanın sanıkları mahkemeye getirilmeleri yönündedir ve bu kararın alınacağını düşünüyorum.”

‘KAMU DAVASI YOLDA’

Özersay, çöken İsias Otel için Adıyaman’da başlayan dava sürecinden bağımsız olarak yeni yargı süreçlerinin de gündemde olduğuna dikkat çekti.

“Benim bakış açıma göre Adıyaman’da başlayan davada bütün sorumlular yargılanmıyor. Bu davada sorumluların sadece bir kısmı yargılanıyor. Şöyle ki söz konusu binadan sorumlu olanlar sadece binanın mimarı, mühendisi, otelin sahibi olan Yönetim Kurulu Başkanı ve yardımcıları değiller. Başka sorumlular da söz konusu. Davanın başlangıcında mahkeme başkanının da ifade ettiği üzere başka sorumlular da söz konusu” ifadelerini kullanan Özersay, yeni bir kamu davasının yolda olduğu bilgisini paylaştı.

“Kamu davası başlatılacak” diyen Özersay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü binanın depreme dayanıklı olmamasına rağmen bu yapıya onay veren belediye ve onay sonrası inşaatın projeye uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek zorunda olan devlet yetkilileri, gerekli denetlemeyi yapmayanlar, kaçak kat çıkılmasına rağmen gidip orayı mühürlemeyen yetkililerin sorumlulukları var. Bu binayı da kapsayan imar affını kimler çıkardı? Deprem bölgesinde yapılmaması gereken bir binaya sonradan af çıkararak kimler işi kılıfına uydurmak adına yardımcı oldu? Bu sorulara yanıt bulunması için bir kamu davasına da ihtiyaç var. Mahkeme başkanı, duruşmanın ilk gününde böyle bir davanın açılacağını, savcılığın şu anda bunun üzerinde çalıştığını açıkça söyledi.”

‘6 ŞUBAT DEPREMİNDE YAŞANANLAR KADER DEĞİL’

Özersay’a göre, İsias Otel davası Türkiye için bir emsal dava niteliğinde. “Geçen hafta Japonya’da yaşanan deprem örneğinde de gördüğümüz gibi bilim esas alındığında, bilime göre bir ülke yönetimi söz konusu olduğunda kayıplar çok daha az olabiliyor. Japonya örneğinde de gördüğümüz gibi o kadar büyük bir depremde o kadar az sayıda kişi hayatını kaybetti. Dolayısıyla 6 Şubat depreminde yaşananlar kader değil” vurgusunda bulunan HP lideri Özersay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yıkılan bu otelin yanı başında pek çok bina ayakta duruyorsa -ki duruyor- şu soru sorulmalı: Bu otel neden yıkıldı? Ortada bir yanlışlar silsilesi var. Bu yanlışlar silsilesi de bilime uygun çağdaş bir yönetim anlayışı olmadığı için yaşandı.

Birileri daha fazla para kazansın, daha fazla kat çıksın diye, arsızlık nedeniyle bu felaket yaşandı. Dolayısıyla Japonya depreminin de gösterdiği üzere eğer bilime uygun davranılır, gerekli tedbirler alınırsa böyle şeyler yaşanmayabilir. Bundan sonra böyle felaketlerin yaşanmaması için caydırıcı birtakım cezaların sadece bazı kişilere değil bütün sorumlulara verilmesi çok ciddi anlamda bir sembol karar durumu yaratacaktır. Nihai karar ne olacak? Bugünden tabii ki bunu kestirmek mümkün değil. Ama Türkiye’nin bundan sonra sel baskınında, deprem ve benzeri afet durumlarında göçük altında kalma meselelerinde, maden ocaklarında ve benzeri noktalarda olumsuz durumların öngörülebilir olmasına rağmen gerekli tedbirleri almayarak kişilerin ölümüne sebebiyet vermeyi daha ağırlaştırılmış bir cezaya tabi tutması adına bu dava yaşamsal öneme sahip. Bu yönde bir karar çıkması durumunda bir caydırıcılık yaratılmış olacak.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir